9 Mayıs 2011 Pazartesi

TAŞIMA SUYLA DEĞİRMEN ÇEVİRMECELER


Ev taşımak başlı başına zor bir iş ama bunu saçma sapan insanlarla muhatap olarak yapmak zorunda kalmak daha da zor! Evet, sinirliyim. Gerçekten sinirliyim hem de ki beni tanıyanlar bilir ben zor sinirlenirim. Strese girerim, heyecan yaparım, telaşlanırım ama sinirlenmem. Zaten yüksek sesle konuşurum ama bağırmam. Çok sulu gözümdür ama tanımadığım insanların önünde ağlamam. Ama ben bu hafta sonu bunların hepsini yaptım. Sadece iki günde: parasız kaldım, hem eski hem yeni ev sahibim yüzünden oturup sinirden ağladım, tuttuğum temizlikçiden kazık yedim, taşıyıcılar buzdolabımın kapağını ve koltuklarımın ayaklarını kırdılar, cehennemde çürümeme yetecek kadar örümcek öldürdüm, elektrikli süpürge ile iki koca salyangoz yuttum, perdelerim camlara kısa geldi, kardeşimin aldığı duylar tavanda ki kablolara uymadı, televizyonumuz çalışmıyor, doğalgaz henüz açılmadı, elektrik ve suya bir dünya para ödedim, banyoda ki klozetin borusu çatladı, yeni ev sahibim obsesif olduğu için duvarlara çivi çakmamı istemiyor, dış kapının otomatı çalışmıyor vs, vs….

Ama her şeye rağmen evim güzel! Her tarafından ışık alıyor. Balkonum daha da güzel! Yemyeşil bir ağacın dalları giriyor içeri… Yani yine de bardağın dolu bir tarafı var. Yoksa (ezikböcek) gibi “bu eve ahanda buradan hırsız girebilir”, “bu ağaç böcek yapmasın?” başlıklı konuşmalar da yapabiliriz tabi. Gerçekçi insan, ne olacak!
Ama bütün o saatlerce fayans sürtüp yer silmelerden, gazete kağıdına sarılmış onlarca hatta yüzlerce mutfak eşyasını açıp yıkayıp yerleştirmekten, banyo küvetinde kendini bir kilo çamaşır suyu ile az daha zehirlemekten daha fenası; insanlarla uğraşmak. Anlayışsız, ilgisiz, nobran insanlarla uğraşmak. Halden anlamayan insanlara hal; laftan anlamayan insanlara laf anlatmaya çalışmak. Daha da fenası insan olmayanlarla sanki insanmış gibi konuşmak. Hey beah! Dolmuşum biraz galiba. Yorgunluktandır, yorgunluktan. Geçer…

Neyse ki gerçekten geçiyor bir şekilde. Akşamında elimizde birer bira, önümüzde fıstıkla benim evlatlık aldığım mavi polar battaniyemin altına girip 30 Rock izlerken içim gayet rahattı. En azından yalnız değildim, ezikböcek yanımdaydı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder