9 Ağustos 2011 Salı

UÇAN BÖCEK

Ezikböcek i de evden gönderdik...
İnsan, insana ne çabuk alışıyor ya! İnsana alışmayı geçtim; erkek kardeş sendromu diye bir şey var aslında, biliyor musunuz? Erkek kardeşi olan kız çocuklarında vardır bu. Ya da abisi olan.
Bizim 5 yaşlık farkımız 20 leri geçince ışık hızıyla kapandı. Şİmdi her şeyi konuşabiliyoruz, aklınıza gelen her şeyi, evet.
Bir sürü şeyi soruyorum ben ona. Onun kafası çoğu zaman benden iyi çalıştığı için...  "date" le çıkmadan önce de sormuştum. Önce bana "git" dedi. Sonra biz film izlerken, olaydan 2 saat sonra birden dönüp "abla ya, gitme, boş ver" dedi. Neden dedim. "ya n'apacaksın gidipde boşver, sana yağız bir Türk delikanlısı buluruz sonra" dedi. Hala gülüyorum. Ben yine de gittim "date" le ama adamı Berlin'e yolladım geçen gün. Kesin bunun yüzünden. Kesin "gitse de kurtulsak" falan dedi arkasından. Erkek kardeş işte ne olacak!
"güneş gözlüğü" ile olanları da üstü kapalı anlatmıştım ve O, olacakları yine benden önce görmüştü. Hay bin kunduz! Onu dinlemeliydim. Bir erkek gözüyle bir erkeği dinlemek lazım işte...
Sonra sınavdan kaldığımda beraber yemek yemeye gittik, o da bana her an dalından düşecek elma gibi sallanıp duran özgüvenimi yerine oturtmaya yarayacak bir konuşma yapmıştı. Ya hakkaten ne kadar çok sallanıyor benim bu kendime güvenim!
Zaten bu sendrom böyle bir şey: yaptıklarınızı onaylasın ya da beğensin diye beklersiniz. Bizimki yıllardır giydiğim kıyafetleri de saçlarımı da beğenmez. Etek, topuklu ayakkabı ve uzun saç gibi tipik kadın öğelerini onayladığı için; benim kısacık saçlarım ve bol pantolonlarımdan nefret eder. Yaşım ilerledikçe toparlanıyorum ya; o yüzden daha az hede hödö ediyor bana.
Yani şimdi yeni maceralar zamanı. Ezikböcek de kendi maceralarını yaşamak üzere evden uğulandı. Uç uç böceğim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder