1 Mart 2013 Cuma

DİĞER BAZI ZAMAN DİLİMLERİ

Gözümün önünde çakan yıldızların aslında bulaşık deterjanı şişesinden püsküren baloncuklar olduğunu anladığımda algı sorunlarımla ilgili şüphelerim arttı. Algı sorunlarım bir tarafa bir de davranışsal problemlerim var. Mesela sabırsızlık gibi.
Her konuda, herkese sabır gösteren bu bünyenin, kıçını kırıp oturması gereken zamanlarda fırt fırt orada burada sürtmesi çok acayip. Susması gereken zamanlarda bu çenenin düşmesi, gitmesi gereken zamanlarda bu ayakların olduğu yere sabitlenmesi gibi...
Bende bu çatlaklar oldukça ben daha çok su sızdırırım.
Bugün ancak okuduğum mesajda belirtilen endişeler yersiz, Kant ya da Hegel anlatmayacağım. Tek bir korkum var şu aralar o da panik atak olmak. Asıl bu konuda endişelenin bence. Endişelenelim. O da mı nereden çıktı? Hiç de hoş olmayan bir yerden.
Üzerimde sarılı havlu ile yatağın kenarında otururken bir soru sorduğum şahsı muhterem bunları bilse korkudan kaçardı. Kim olsa kaçar... Zaten çok da dengeli olmayan bu bünye, kalan son çıtı da kırmak suretiyle teraziyi tamamen dağıtmış olabilir. Olabilir. Korkutucu di mi?  Evet, bence de korkutucu. Aksini iddia edemeyeceğim. Benimle iddiaya girmeyin zaten. Ben yeterince girdim. Barca'nın Milan'ı eleyeceğine dair iki adet yemek iddiam var. Bu güven nereden mi; diğerlerinin gelmediği bir yerden. Hepsinin gelmesini isteyeceğim yerden. Zaten insan elin Katalanına kendinden daha fazla güveniyorsa bir sorun var demektir.
Havluyu sıyırdığım gibi bir hışımla (erotik metin muamelesi yapmayın hemen, hasta etmeyin beni!) eti de kemikten sıyırabilsem bütün bunlar daha kolay olacak. Gel gör ki et dediğin, yeterince pişmezse sıyrılmaz. Kısmayın ateşin altını, at odunu at at!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder