31 Mayıs 2016 Salı

BİTMEYEN SENFONİ'YE BANGLADEŞ YORUMU



Hintliler'den eşya almayın!

Biraz ırkçı bir başlangıç oldu evet ama siz almayın, beni dinleyin. Neden bu konuya geldik, ne halt yiyorsun oralarda sorularınızı cevaplayacağım hemen. İstanbul'daki on senelik ev taşıma maceralarımdan sonra sıra Bangladeş'e geldi. Taşınıyorum! Yine...  Son yılların en deli işlerinden birine kalkıştığım için sizi yeni maceralara gark edeceğimden emin olabilirsiniz.

Yerleşik hayat geçmekle ilgili sorunlarım olduğu; şehir, ev, ülke değiştirmeye yatkınlığım nedeniyle bilinen bir şey. Bu konularda ne kadar bahtsız olduğum da yıllardır yazdıklarımdan ötürü ortada sanırım:

http://barikaninkuyusu.blogspot.com.tr/2011/05/tasima-suyla-degirmen-cevirmeceler.html

http://barikaninkuyusu.blogspot.com.tr/2013/01/tasi-tasi-nereye-kadar.html

Neyse, bu sefer başımıza neler geleceği hepten meçhul. Ama başladık bir kere...

Bir senenin sonunda şirketin evinden çıkıp kendi evime geçmeye (rahat battı çünkü evet) ve yeniden tek başıma yaşamaya (alışkanlık işte ne yapalım) karar verince tası tarağı (sanırsın ki eşyası var, hakkaten bi tas bir de tarak var elimizde o kadar) toplayıp bir ev bulduk. Evi bulma konusunda şansım yaver gitti (bir de Önal sağ olsun) ve  kendi ölçülerime göre (çünkü bu mübarek Dhaka'da evler iç güveysi alan ailelerin ölçülerine göre yapılmış) iki oda bir salonumsu bi ev buldum. Daha da güzeli balkonu var (İzmirli takıntısı)!

Hafta sonu şimdiki ev arkadaşım Nurc'la beraber dört saat banyoları sildikten sonra kalan kısmı da bu yakınlarda bitirmeyi umuyoruz. Geriye oturmak için koltuk, yemek pişirmek için ocak, bardak çanak koymak için masa bulmak kaldı. Çok bir şey değil yani... Bugün bir marangozla görüşeceğim (daha önce hiç bir marangozla görüşmemiştim çok heyecanlıyım. İçlerinden biri zamanında peygamber olmuştu ya düşünün nasıl bir meslek grubu!) eve bakıp ölçülere göre ne yapabilirizi söyleyecek bana. Ben de size söylerim merak etmeyin. Ama o salona ölçü almak zaten otuz saniye falan alır.

Şimdilik durum bu kadar. Evde sadece buzdolabı, çamaşır suyu, vim deterjan, bulaşık eldiveni ve bir koli içme suyu var. Yine de gelmek isterseniz beklerim.

Not: Gelirken iki minder alıp gelin de fayansa oturup cırcır olmayın.





7 Mayıs 2016 Cumartesi

Barika'nın kuyusu: BORCAM

Barika'nın kuyusu: BORCAM: Bir Mayıs ayının ikinci pazarı daha geldi çattı. Size bir önerim var: annenize Borcam almayın, olur mu? Onun yerine onu alıp bir ...

BORCAM



Bir Mayıs ayının ikinci pazarı daha geldi çattı. Size bir önerim var: annenize Borcam almayın, olur mu?

Onun yerine onu alıp bir yemeğe götürün mesela. En sevdiği yemek neyse onu ısmarlayın. Ya da hiç gitmediği lüks bir restorana götürün, arkadaşlarına anlatsın dursun. "Ay beni bir yere götürdü bizimki"...

Deniz kıyısına gidin, kıyıya en yakın masada balık yiyin, beraber ayaklarınızı suya sokun. Üşütmeyeceğinize emin olduğunuzu ve çantanızda yedek çoraplarınız olduğunu belirtmeyi unutmayın.

Ağaçlarla ve çiçeklerle kaplı bir parkta piknik yapın (İstanbullular biraz hayal güçlerini kullansın). Mangal falan yakmayın! Plastik bardaklarla tabaklarla yiyin ki bulaşık mevzusu dahi açılmasın. 

Sinemaya gidin. Vurdulu kırdılı mı ister ağlamalı sızlamalı mı ister bilmem -ama siz bilin- bir film seçin. Kocaman patlamış mısırları ellerinizi batıra batıra yiyin. Sonra da kendisine kolonyalı mendil ikram edip gönlünü çalabilirsiniz.

Başka bir ülkeye gidin beraber mesela. Vizeli, vizesiz, bir sürü seçeneğiniz var. Uçak biletleri eskisi gibi pahalı değil. Uzun uzun uçmaya da gerek yok. Başka bir ülkede bir kahve ısmarlayın ona; bir göle ya da bir katedrale ya da bir meydana bakarken... Beraber ecnebilerin dedikodusunu yapın. 

Olmadı başka şehre gidin! Antep'te Halil Usta'da küşleme yedirin  ya da Hatay'da künefe. Antalya'da falezlere bakarak kahvaltı edin ya da Trabzon'da Sümela'ya çıkın.

Demem o ki, anı yaratın, hatıra bırakın kendinize. O borcam ancak ona yine sizin için bir şeyler yapmayı hatırlatacak, onun yerine siz onun için bir şeyler yapın. Daha doğrusu beraber bir şeyler yapın! İlla o borcamı alacaksanız, annenizle beraber patlıcan oturtma yapın o zaman! ama beraber yapın... Çünkü bir gün, o anılara o kadar ihtiyacınız oluyor ki; bunu anlatacak kelime dağarcığı dünyanın en eski dillerinden olan Sanskritçe'de bile yok!